ÖZ
Bu çalõşmada hemşirelik bölümü öğrencilerinin Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks (LGBTİ) sosyal medya fenomenlerine bağlanmõşlõk düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutumlarõ arasõndaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmõştõr. Kesitsel özellikteki bu çalõşma 2022/2023 eğitim öğretim döneminde öğrenim gören bir Devlet Üniversitesinin Hemşirelik Bölümü öğrencilerinden gönüllü katõlõm sağlayan 265 öğrenci ile yürütüldü. Veriler araştõrmacõlar tarafõndan literatür incelenerek hazõrlanan bir anket formu, LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği ve Takipçiler Nezdinde Sosyal Medya Fenomenlerinin (SMF) Kanaat Önderliği Ölçeği ile toplandõ. Bulgular; Araştõrmaya katõlan hemşirelik öğrencilerinin yaş ortalamasõ 20.87 ± 1.75 olup, % 85.7'si kadõndõr. LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum ölçeğinin ªÖtekileştirilmeº ve ªHastalõkº alt boyutlarõ ile SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin ªEğlenceº alt boyutu arasõnda negatif yönde zayõf bir korelasyon bulunmuştur. LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum ölçeğinin ªAşõrõya Kaçmaº alt boyutu ile SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin ªYakõnlõkº, ªGüvenº, ªEğlenceº alt boyutlarõ ve toplam puanõ arasõnda negatif yönde zayõf korelasyonlar bulunmuştur. LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum ölçeğinin alt boyutlarõ ve toplam puanõ ile cinsiyetin kadõn olmasõ, herhangi bir inanca sahip olmama ve annenin eğitim düzeyi değişkenlerine göre anlamlõ fark yarattõğõ belirlenmiştir (p < .05). SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin ªEğlenceº alt boyutu ile kadõn olmak, annenin eğitim düzeyinin yüksek olmasõ, ekonomik düzeyin yüksek olmasõ değişkenleri ve ªYakõnlõkº alt boyutu ile kadõn olma değişkeni açõsõndan anlamlõ farklõlõk göstermektedir. Sonuç olarak sosyal medyada LGBTİ fenomenleri eğlence amaçlõ takip eden hemşirelik öğrencileri fenomenleri ötekileştirmeden, hasta olarak görmeden, aşõrõya kaçtõğõnõ düşünmeden takip ederken; LGBTİ fenomenlere kendini yakõn hisseden ve güvenerek takip eden öğrenciler LGBTİ bireylerin aşõrõya kaçtõğõnõ düşünmeden takip etmektedir. Hemşirelik öğrencilerinin hasta bakõmõnda, LGBTİ fenomeni ile birey etkileşiminin, LGBTİ bireylere yönelik daha olumlu tutumlar geliştirmelerinde etkili olduğu düşünülmektedir.
Giriş
Cinsel kimlik; doğumda atanan cinsiyet, cinsiyet ifadesi (ses, fiziksel görünüm, kalıplaşmış hareketler, kıyafet seçimi, oyun ve aksesuar seçimi gibi bireyin cinsiyet kimliğini ifade eden davranışlar), cinsel aktivite/cinsel davranış ve cinsel çekim/cinsel yönelim gibi farklı düzeylerden oluşan çok faktörlü karmaşık bir yapıdır (Moleiro & Pinto, 2015). Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks (LGBTİ) cinsiyet kimliği, cinsel yönelim ve cinsiyet karakteristiğinin farklı yönleri için kullanılan ifadelerin bir kısaltmasıdır. Herkesin bir cinsel yönelimi vardır; lezbiyen ve geyler romantik ve cinsel olarak aynı cinsten bireylere ilgi duyarlarken, biseksüel bireyler her iki cinsiyetten insana ilgi duyabilirler. Herkesin aynı zamanda bir cinsiyet kimliği vardır; Trans bireyler kendilerini doğumda atandıkları cinsiyetten farklı bir cinsiyet olarak tanımlarken, interseks bireyler ise anatomik cinsiyet özelliklerinin (genital ve/veya üreme organları, kromozomlar) erkek ve kadın tanımına uymadığı bireyleri ifade etmektedir (Margolies & Brown, 2019; Valfort, 2017).
Sosyal medya, kullanıcıların çevrimiçi sosyal ağlara (YouTube, Facebook, Instagram vb.) katılmasını ve içerik oluşturmasına imkân tanıyan çeşitli mobil uygulamaları ve web sitelerini içermektedir (Gelinas vd., 2017). We Are Social (2023) verilerine göre Türkiye’de aktif sosyal medya kullanıcıları 62,55 milyon kişi ve sosyal medyada geçirilen süre ise ortalama 2 saat 54 dakikadır. Türkiye’de sosyal medya kullanıcılarının en sık kullandıkları sosyal medya platformu; % 90,6 ile en çok Instagram sonra sırası ile WhatsApp, Facebook ve Twitter’dır. (We Are Social, 2023) Sosyal medya kullanıcıları arasında yer alan LGBTİ bireyler dijital platformlarda içerik oluşturma, içerikleri çoğaltma ve dağıtabilmeleri sayesinde açık bir sese sahip olma olanağını elde etmektedirler. LGBTİ bireylerin sosyal medya kullanım amaçları arasında; eğlence, LGBTİ hakkında bilgi, kimlik gelişimi ve sosyal destek yer almaktadır (Craig vd., 2021). Sosyal medya, LGBTİ bireyler için çevrimiçi ve çevrimdışı akran desteğinin gelişmesi, LGBTİ toplulukları oluşturabilme ve katılabilme, toplumda karşılaştıkları zorbalık, damgalanma karşında birlik olabilme duygularının gelişmesine katkı sağlayabilir (Burke & Kraut, 2016). Bu nedenle LGBTİ bireyler sosyal medyada kendilerini ifade edebilme, topluluk oluşturma ve farkındalık arttırmak amacıyla sosyal medyayı sıklıkla ve aktif olarak kullanabilmektedirler.
LGBTİ bireyler cinsiyet kimlikleri ve yönelimleri dolayısıyla ayrımcılık, sağlıkta eşitsizlik, damgalanma gibi durumlarla ve sağlık hizmetlerine erişimde engeller ile karşılaşabilmektedir (Elboğa vd., 2024; Gunbegi vd., 2022; Kates vd., 2018). Türkiye’de dahil özellikle muhafazakâr ülkelerde sağlık hizmeti sağlayıcılarının LGBTİ bireylere yönelik olumsuz tutumlarının sağlık hizmetinin sunumunu ve bakım vermeyi olumsuz etkileyebildiği görülmektedir (Aslan & Paslı Gürdoğan, 2024; Sholeye vd., 2018; University of California, Los Angeles, 2019). Türkiye’de hemşirelerin LGBTİ bireylere yönelik tutumlarını inceleyen bir araştırmada hemşirelerin mesleki yaşantılarından ziyade sosyal yaşamlarında LGBTİ bireylere yönelik olumsuz tutuma sahip oldukları bulunmuştur (Aslan & Paslı Gürdoğan, 2024). Türkiye’de klinik hemşirelerinin LGBTİ bireyler hakkında düşüncelerine yönelik gerçekleştirilen çalışmada hemşirelerin büyük bir kısmının yanlış bilgi ve olumsuz düşüncelere sahip olduğu tespit edilmiştir (Öcalan & Hiçdurmaz, 2024). Hemşirelerin LGBTİ bireylere yönelik tutumunun değerlendirilmesi için yürütülen başka bir çalışmada; LGBTİ bireylerin sağlık alanında karşılaştıkları eşitsizliklerin ve yaşadıkları sorunların azaltılmasına yönelik verilen eğitimin, hemşirelerin LGBTİ bireylere yönelik bilgi düzeyi ve farkındalığını arttırdığı ve olumlu tutum geliştirmeye katkı sağladığı saptanmıştır (Donisi vd., 2020). Ülkemizde LGBTİ bireyler ve aileleri ile nasıl iletişim kurulacağı ve yaklaşımın nasıl olması gerektiği konusunda eğitim sisteminde eksiklikler bulunmaktadır. LGBTİ bireylerin toplumsal yaşamlarında ve kamusal alanda toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığa maruz kaldıkları bilinmektedir. LGBTİ bireylerin sağlık durumları ve sağlık hizmetlerine erişimini araştıran Türkiye’deki yapılan çalışmalarda LGBTİ statülerini açıklamanın tedavilerini olumsuz etkileyeceklerini, toplumsal damgalanma, sağlık çalışanlarının olumsuz tutum ve düşünceleri, sağlık hizmetlerinden memnuniyetsizlik ve sağlık sigortası, finansal destek eksikliği nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimdeki engellerin yer aldığı görülmektedir (Gunbegi vd., 2022; Şahin, 2020). Toplumda LGBTİ bireylere yönelik önyargılar ve ayrımcılık, sağlık hizmetlerine erişimde LGBTİ bireyler için engel oluşturmaktadır (Gunbegi vd., 2022; Öcalan & Hiçdurmaz, 2024; Şahin, 2020). Sağlık profesyonellerinin LGBTİ bireylere yönelik tutumları, kültürel, ahlaki ve dini değerlerden etkilenmekte ve sağlık hizmetlerinin adil ve eşit sunulmasında zorlukların yaşanmasına neden olmaktadır (Ersoy vd., 2024). Literatürde, sağlık profesyonellerinin LGBTİ bireylere yönelik tutumlarının şekillenmesinde sosyal medyanın rolünü inceleyen araştırmaların eksik olduğu görülmektedir. Özellikle genç nesil sağlık profesyonelleri arasında sosyal medyanın kullanımı ve etkisi giderek yaygınlaşmaktadır. Tüm bu bilgiler göz önüne alındığında bu araştırma, Hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi inceleyerek, literatürdeki bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Elde edilen bulgular, sağlık alanında eğitim programlarının geliştirilmesine katkı sağlayarak, LGBTİ bireylere eşit ve kapsayıcı sağlık hizmetlerinin sunulmasına yönelik stratejilerin belirlenmesine ışık tutacağı düşünülmektedir. Araştırmada bu temel amaç doğrultusunda şu sorulara yanıt aranmıştır:
1. Hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki var mıdır?
2. Sosyo-demografik değişkenler, LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutum üzerinde anlamlı bir etkiye sahip midir?
Gereç ve Yöntem
Araştırmanın Tipi
Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı, kesitsel ve ilişki arayıcı türde yürütülmüştür.
Araştırmanın Yeri ve Zamanı
Araştırma, Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü öğrencileri ile 2022/2023 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde yürütülmüştür.
Araştırmanın Evren ve Örneklemi
Araştırmanın örneklemini hemşirelik bölümünde öğrenim gören n = 756 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmada örneklem seçimine gidilmeden birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf hemşirelik öğrencilerinden çalışmaya katılmada gönüllü 265 öğrenci dahil edilmiştir. Çalışmada, LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeyi ile LGBTİ bireylere yönelik tutum arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için yapılan Spearman korelasyon analizi temel alınarak gerçekleştirilen post-hoc güç büyüklüğü .207 olarak hesaplanmış olup, % 5 yanılma payı düzeyinde güç değeri % 91.02 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar; bulguların güvenirliğini destekleyen örneklem büyüklüğünün istatistiksel olarak yeterli olduğunu göstermektedir.
Veri Toplama Araçları
Bilgi formu
Araştırmacılar tarafından literatür bilgileri doğrultusunda hazırlanan form; hemşirelik bölümü öğrencilerinin sosyo-demografik özellikleri, kullanılan sosyal ağlar ve sosyal ağların kullanım amacına yönelik soruları içermektedir (Küçükkaya & Kahyaoğlu Süt, 2018; Özyer & Özcan, 2022).
Takipçiler Nezdinde Sosyal Medya Fenomenlerinin Kanaat Önderliği Ölçeği (SMF Kanaat Önderliği Ölçeği)
2020 yılında Tam tarafından geliştirilen ölçek 22 madde ve 6 alt boyuttan oluşmaktadır. İlk 1-5 maddeler sosyal medya fenomenleri hakkında “Bilgi” alt boyutu, 6-9 maddeler “Yakınlık” alt boyutu, 10-13 maddeler “Taklit” alt boyutu, 14-16 maddeler “Güven” alt boyutu, 17-19 maddeler “İletişim” alt boyutu ve 20-22 maddeler “Eğlence” alt boyutundan oluşmaktadır. Ölçeğin ilk alt boyutu olan “Bilgi”, fenomenlerin takipçilerine sunduğu güncel, faydalı ve doğru bilgilerin değerini ortaya koyar. “Yakınlık” alt boyutu fenomen ile takipçileri arasında gelişen duygusal bağı ve samimiyeti vurgular. “Taklit” alt boyutu takipçilerin fenomenin davranış, stil ve söylemlerini ne kadar benimsediklerini ifade eder. “Güven” alt boyutu fenomenin sunduğu bilgilerin doğruluğu, güvenirliği ve takipçilerin fenomene duyduğu inancı ifade eder. “Eğlence” alt boyutu fenomenin içeriklerinin takipçi nezdinde ne kadar neşe ve rahatlama sağladığı, sosyal medya deneyimlerine ne kadar renk kattığını ifade eder. Son olarak “İletişim” alt boyutu fenomenin takipçiler nezdinde ne kadar etkin olduğu, takipçilerin yorumlarına, sorularına verdiği cevapların kalitesi ve iletişim tarzının samimiyetini ölçer. Bu ölçekten alınabilecek en düşük puan 22, en yüksek puan ise 110’dur. Ölçekten 56 ve üzeri puan alan bireyler, fenomeni yüksek düzeyde kanaat önderi olarak görmekte, 56 ve altı puan alan bireyler ise fenomeni düşük düzeyde kanaat önderi olarak değerlendirmektedir. Ölçeğin tamamına ait Cronbach alfa değeri: .920’dir (Tam, 2020). Mevcut çalışmada Cronbach alfa değeri .948 olarak belirlenmiştir.
LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği
Çiçek, Sapancı ve Turanlı tarafından 2017 yılında geliştirilen ölçek; 28 madde ve 3 alt boyuttan oluşmaktadır. Biron dokuzuncu maddeler ölçeğin “Ötekileştirilme” alt boyutu, 20-25 maddeler ölçeğin “Aşırıya Kaçma” ve 26-28 maddeler “Hastalık” alt boyutunu oluşturmaktadır. “Ötekileştirilme” alt boyutu LGBTİ bireylerin istenmediklerini, kabul edilmediklerini, toplum tarafından benimsenmediklerini ölçen maddeleri kapsamaktadır. “Aşırıya Kaçma” alt boyutu LGBTİ bireylerin aşırı uçlarda olduklarını, cinsiyet kimliklerini gösteri haline dönüştürdüklerini, cinsel yönelimlerini dikkat çekmek için kullandıklarını ölçen ifadelerden oluşmaktadır. Ölçeğin son alt boyutu “Hastalık”, bu kişilerin, ruhsal ya da bedensel anlamda sağlıklı olmadıklarını ölçen maddeleri kapsamaktadır. Ölçekten toplam puan elde edilebildiği gibi her alt boyutlar ayrı ayrı da puanlanabilmektedir. Ölçekteki maddeler olumsuz anlam ifadelerinden oluştuğundan dolayı alt boyutlardan ya da toplamda elde edilen puanın düşük olması LGBTİ bireylere yönelik olumlu tutumu ifade etmektedir (Çiçek, Sapancı & Turanlı, 2017). Ölçeğin toplam puan Cronbach alfa değeri .948’dir. Alt boyutları için Cronbach alfa değerleri sırası ile; “Ötekileştirilme” alt boyutu için .941, “Aşırıya Kaçma” alt boyutu için .805 ve “Hastalık” alt boyutu için .805’dir (Çiçek vd., 2017). Mevcut çalışmada ölçeğin toplam puan Cronbach alfa değeri .980’dir.
Araştırmanın Etik Yönü
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Olmayan Araştırmalar Etik Kurulu’ndan 2023 tarihli 02/26 numaralı etik onay alınmıştır. Veriler, bilgisayar tabanlı olarak hazırlanan online anket formu aracılığıyla öğrencilere sunulmuş ve toplanmıştır. Online anket gönderilmeden önce öğrencilere çalışmanın amacı açıklanmış, çevrimiçi olarak onamları alınmış ve çalışmaya katılmaya gönüllü öğrenciler dahil edilmiştir.
Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 20 (IBM Statistical Package for the Social Sciences Corp., Armonk, NY, ABD) paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Değişkenlere ilişkin tanımlayıcı istatistikler (ortalama ± standart sapma, sayı, yüzde) hesaplanmıştır. İki kategoriden oluşan değişkenler arasında SMF Kanaat Önderliği Ölçeği ve LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği puanlarının karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, 3 ya da daha fazla kategoriden oluşan değişkenler arasında SMF Kanaat Önderliği Ölçeği ve LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum Ölçeği puanlarının karşılaştırılmasında Kruskal-Wallis test kullanılmıştır. Kategorik değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanıldı. Niceliksel veriler arasındaki ilişkilerin incelenmesinde Spearman korelasyon analizi kullanıldı. p < 0.05 değeri istatistiksel anlamlılık sınır değeri olarak kabul edildi.
Bulgular
Araştırmaya katılan hemşirelik öğrencilerinin yaş ortalaması 20.87 ± 1.75 olup % 85.7’si kadındır. Öğrencilerin % 54’ünün yaşadıkları bölge Marmara bölgesidir. Öğrencilerin anne eğitim durumu % 56.6’sı okur-yazar/ilköğretim mezunu ve baba eğitim durumu % 48.3’ü okur-yazar/ilköğretim mezunudur. Öğrencilerin % 62.6’sı maddi durumu geliri gidere eşit, % 88.3’ü ise bir inanca sahiptir. Öğrencilerin tercih ettikleri sosyal medya platformları sırasıyla; % 37.7’si Instagram, % 28’i YouTube ve % 21.2’si Twitter’dır. Öğrencilerin sosyal medya kullanım tercih nedenleri sırasıyla; % 18.7’si güncel haberleri takip etmek, % 18.3’ü arkadaşlarla iletişim kurmak ve % 17.7’si eğlenceli içerikleri takip etmek için sosyal medya kullanmaktadır (Tablo 1).
LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum ölçeğinin “Ötekileştirilme” ve “Hastalık” alt boyutları ile SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin “Eğlence” alt boyutu arasında negatif yönde zayıf bir korelasyon bulunmuştur (r = -.204; p = .001 ve r = -.237; p < .001). LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum ölçeğinin “Aşırıya Kaçma” alt boyutu ile SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin “Yakınlık” (r = -.154; p = .012), “Güven” (r = -.130; p = .034), “Eğlence” (r = -.223; p < .001) alt boyutları ve toplam puanı (r = -.164; p = .007) arasında negatif yönde zayıf korelasyonlar bulunmuştur (Tablo 2). LGBTİ fenomenleri eğlenmek için takip eden hemşirelik öğrencileri LGBTİ bireyleri ötekileştirmemekte, aşırıya kaçtıklarını düşünmemekte ve hasta olarak görmemekle beraber genel tutumları daha olumludur. LGBTİ fenomenleri yakınlık duyarak takip eden öğrenciler LGBTİ bireylerin aşırıya kaçtıklarını düşünmemekle beraber genel tutumları daha olumludur ayrıca LGBTİ fenomenlere güven duyan öğrencilerde LGTBİ bireylerin aşırıya kaçtıklarını düşünmemektedir.
LGBTİ Bireylere Yönelik Tutum Ölçeğinin “Ötekileştirilme”, “Aşırıya Kaçma” ve toplam puanı ile cinsiyetin kadın olması (p = .02) arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Ölçeğin “Ötekileştirilme”, “Aşırıya Kaçma” “Hastalık” alt boyutu ve toplam puanı ile herhangi bir inanca sahip olmama (p = .010) ve annenin eğitim düzeyinin artması (p = .012) arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p< .05, .001). Ölçeğin alt boyutları ve toplam puanı ile sınıf düzeyi, yaşadıkları bölge, baba eğitim durumu ve gelir düzeyi arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır (p > .05) (Tablo 3).
SMF Kanaat Önderliği ölçeğinin “Eğlence” ve “Yakınlık” alt boyutu ile kadın olmak (p = .022) arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. “Bilgi” alt boyutu ile ikinci sınıf öğrencisi olmak, “Eğlence” alt boyutu ile birinci sınıf öğrencisi olmak ve SMF Kanaat Önderliği ölçeği toplum puanı ile üniversite öğrenim hayatının ilk iki yılı olması arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. “Eğlence” alt boyutu ile annenin eğitim düzeyinin yüksek olması (p = .037) ve “Bilgi”, “Eğlence” alt boyutu ile ekonomik düzeyinin yüksek olması (p = .036) arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Ölçeğin alt boyutları ve toplam puanı ile yaşanılan bölge, dini inanç ve baba eğitim durumu arasında anlamlı fark bulunamamıştır (Tablo 4).
Tartışma
Bu çalışma hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ sosyal medya fenomenlerine bağlanmışlık düzeylerinin LGBTİ bireylere yönelik tutumunu belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. LGBTİ bireylerin farklı sağlık ihtiyaçları ve hizmet gereksinimleri bulunmaktadır. Bu durumlar arasında; Human Immunodeficiency Virus/İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü, Hepatit dahil cinsel yolla aktarılan enfeksiyonlar gibi fiziksel sağlık sorunları ve anksiyete, depresyon, kendine zarar verme, intihar düşüncesi, intihara teşebbüs ve madde kullanım bozukluğu gibi ruhsal sağlık sorunları yer almaktadır (Bariola vd., 2015; Cahill & Makadon, 2014; McCann & Sharek, 2016). LGBTİ bireylere karşı gelişmiş bir sağlık hizmeti deneyimini kolaylaştırmak için, bilgili ve yetenekli sağlık profesyonelleri tarafından sunulan duyarlı, uygun, önyargısız, eşitlikçi, eğitici ve iyi kaynaklara sahip bir sağlık hizmetinin sunulması gereklidir.
Hemşirelerin LGBTİ bireylerin sağlık ihtiyaçlarına ilişkin kültürel yetkinliklerini geliştirmek üzere eğitilmesi hem sağlık sektöründeki öğrencilerin hem de sağlık çalışanlarının kapsayıcı ve herkese eşit derecede erişilebilir sağlık hizmetlerinin sunulmasında temel bir adımdır (McCann & Brown, 2018). Literatürde hemşirelik öğrencileri ve sağlık çalışanlarında LGBTİ kültürel yeterliliği arttırma, bilgi kazanımı, LGBTİ bireylerin sağlık ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik verilen eğitimler, LGBTİ bireyler ile etkileşim kurulması ve simülasyon eğitimleri sonrası LGBTİ bireylere yönelik tutum olumlu yönde değişmiştir (Carabez vd., 2015; Maruca vd., 2018; McGlynn vd., 2020; Özkara San & ark., 2019; Strong & Folse, 2015). Bu araştırmada LGBTİ fenomenleri sosyal medyada eğlence amacıyla takip eden hemşirelik öğrencilerin, LGBTİ fenomenleri ötekileştirilmemekte, hasta olarak görmemekte ve aşırıya kaçtıklarını düşünmemektedir. Ayrıca LGBTİ fenomenlere yakınlık hissederek ve güven duyarak takip eden öğrenciler, LGBTİ fenomenlerin aşırıya kaçtıklarını düşünmemektedir. Çalışma bulgularını destekleyen Lissitsa ve Kushnirovich’ın (2021) LGBTİ ile ilgili çevrimiçi içeriğe maruz kalma ve LGBTİ kişilerle doğrudan temas kurma arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmada, çevrimiçi parasosyal temasın LGBTİ topluluğu üyeleriyle hem çevrimdışı hem de çevrimiçi sosyal etkileşimi kolaylaştırdığını ve çevrimiçi haberlerde ve sosyal medyada LGBTİ ile ilgili içeriğe maruz kalma ile LGBTİ bireylere yönelik tutumlar arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (Lissitsa & Kushnirovich, 2021). Trans bireylere yönelik zarar verici tutumlar, inançlar ve tepkiler hakkında farkındalığı arttırmak için bir sosyal medya kampanyası (Twitter’da vatandaşlık için her biri temsili bir alıntı, anahtar mesaj ve ilgili harekete geçirici mesaj içeren yedi poster) başlatılmış ve kampanya 2000 etkileşim ile yaklaşık 10000 Twitter kullanıcısına iletilmiştir. Bu çalışmada uygulanan sosyal medya savunuculuk kampanyası trans bireylerin maruz kaldığı ayrımcılık, cinsel saldırı ve tepkilere dikkat çekmek için uygun bir yöntem olarak görülmekle beraber, sağlıkta eşitliği ilerletme amacıyla da başkaları tarafından uygulanabilirliği önerilmiştir (Friedman Burley vd., 2023). Çalışmada LGBTİ sosyal medya fenomenlere bağlanmışlığın, LGBTİ bireylere yönelik tutumu üzerine etkisi incelenmiş ve literatürde benzer çalışma azlığı nedeniyle sosyal medyada LGBTİ bireylere dikkat çekmeye yönelik kampanyaların, sosyal medyanın gücünün ve geliştirilen uygulamaların yararları üzerine olan etkisi ile benzerliğine dikkat çekilmiştir.
Kanıtlar LGBTİ bireylerin, sağlık hizmeti ortamlarında ayrımcılık ve sağlık hizmetlerine erişimdeki engeller de dahil olmak üzere sağlıkta eşitsizlikler yaşadığını göstermektedir (Aleshire vd., 2019; McGlynn vd., 2020; Zeeman vd., 2019). Chapman hemşirelik ve tıp öğrencilerinin (2012) hemşirelik ve tıp öğrencilerinin çocuklarına sağlık hizmeti arayan LGBTİ bireylere yönelik bilgi ve tutumlarının incelendiği çalışmada; hemşirelik öğrencilerin LGBTİ bireylere yönelik olumsuz tutuma sahip olduklarını bulmuşlardır (Chapman vd., 2012). Lim ve Hsu (2016) hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ bireylere yönelik tutumlarına ilişkin 12 çalışmayı gözden geçirdiği derleme sonucu; öğrencilerin % 41.6’sının olumlu tutuma, % 50’sinin olumsuz tutuma ve % 8.3’ünün tarafsız tutuma sahip olduğu bulunmuştur (Lim & Hsu, 2016). Literatürdeki LGBTİ bireylere yönelik tutuma ilişkin yürütülen birçok çalışma sonuçları hemşirelik öğrencilerinin tarafsız olduklarını ya da olumsuz tutuma sahip olduklarını göstermektedir (Küçükkaya & Kahyaoğlu Süt, 2018; Kwak et al., 2019; Özdemir & Erenoğlu, 2022; Unlu et al., 2016). Hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ bireylere yönelik homofobik tutumlarını inceleyen bir çalışmada öğrencilerin yüksek düzeyde homofobik tutuma sahip olduğu ve orta düzeyde empatik beceriye sahip oldukları ayrıca erkek öğrencilerin homofobik tutumunun daha fazla olduğu ve % 63’ ünün homoseksüel bireyler ile daha önce tanışmadığı tespit edilmiştir (Öztürk Çiçekoğlu & Duran, 2022). Üniversite öğrencilerinin LGBTİ bireylere yönelik homofobik tutumlarını inceleyen bir başka çalışmada öğrencilerin yüksek düzeyde homofobik tutum sergilediği fakat kadın öğrencilerin ve sosyal çevrelerinde başka cinsel yönelime sahip olan kişilerle iletişim kuran öğrencilerin homofobik tutumlarının daha az olduğu bulunmuştur (Vefikuluçay Yılmaz vd., 2022). Türkiye ağırlıklı olarak Avrasyalı ve İslamlaşmış bir ülkedir. Türkiye’de din ve kültürün etkisi ile heteroseksüel dışındaki cinsel yönelimler tabu olarak kabul edilmektedir. Hristiyanlık ve Müslüman öğretilerinin bazı bölümlerinde LGBTİ ilişkilerinin günah olduğu kabul edilmektedir (İnce Yenilmez, 2021). Bu nedenle Türkiye laik bir ülke olsa da birçok kişi bu cinsel yönelimlerin ahlaksız olduğuna düşünmektedir. Türkiye’de üniversite öğrencilerinin dindarlık düzeyi ile gey ve lezbiyen bireylere yönelik tutumlarını inceleyen çalışmada, yüksek dindarlık düzeyine sahip kız ve erkek öğrencilerin gey ve lezbiyen bireylere karşı daha olumsuz tutuma sahip oldukları bulunmuştur (Saraç, 2015). Bu çalışmada kadın olmanın, herhangi bir inanca sahip olmama durumunun ve anne eğitiminin yüksek olmasının, LGTBİ bireylere yönelik olumlu tutumu artırdığı saptanmıştır. Çalışmada bulunan bu anlamlılığın LGBTİ bireylerle kadınların iletişime daha açık olması, LGBTİ bireyler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları, herhangi bir dine inanmayan kişilerin LGBTİ bireylere yönelik daha pozitif tutumlarının etkili olduğu düşünülmektedir. Homofobi ve transfobiyi raporlayan birçok çalışmada yüksek düzeyde dindarlık, muhafazakâr siyasi bakış açısı ve LGBTİ bireylerle daha az kişisel ve eğitimsel deneyim gibi faktörler yer almaktadır (Acker, 2017; Brown vd., 2017; Rowniak, 2015).
Literatürdeki araştırmalar sağlık profesyonellerinin sosyal medya kullanımının profesyonel ağ oluşturma ve iş birliği, mesleki eğitim ve öğretim, hasta eğitimi, sağlığın teşviki ve geliştirilmesinde fayda sağladığını ve sağlık profesyonellerinin sosyal medya kullanımı sadece bireysel amaçlar olmayıp mesleki gelişim ve eğitimler için kullandıklarını ortaya koymuştur (Duke vd., 2017; Mather vd., 2016; Nyangeni vd., 2015). Araştırma sonucunda elde ettiğimiz veriler doğrultusunda öğrencilerin LGBTİ sosyal medya fenomenlerini eğlenmek amacıyla takip ettiklerini, onlarla yakınlık kurdukları ve ikinci sınıf öğrencilerinin LGBTİ bireyler hakkında bilgi sahibi olmak ve onların verdiği bilgilerden faydalanmak için takip ettiği görülmektedir. Anne eğitim düzeyi yüksek olan öğrencilerin LGBTİ fenomenleri eğlence amacıyla takip ettikleri, sosyal medya deneyimlerine neşe kattığı ve ekonomik düzeyi yüksek olan öğrencilerin LGBTİ fenomenleri onlardan bilgi almak ve eğlenmek amacıyla takip ettikleri bulunmuştur. Sosyal medyanın mesleki gelişim ve tutum konusundaki yararları doğrultusunda, hemşirelik öğrencilerinin LGBTİ bireylere yönelik eğitim, bilgilendirme, kültürel yetkinlik arttırma ve hasta bakımında daha olumlu tutum sergilemelerinde, LGBTİ fenomenler ile sosyal ağlar üzerinden kurulan etkileşimin etkili olabileceği düşünülmektedir.
Sonuç ve Öneriler
LGBTİ fenomenleri sosyal medyada eğlence amacıyla takip eden hemşirelik öğrencileri fenomenleri ötekileştirilmeden, hasta olarak görmeden ve aşırıya kaçtıklarını düşünmeden; LGBTİ fenomenlere yakınlık hissederek ve güven duyarak takip eden öğrenciler ise fenomenlerin aşırıya kaçtıklarını düşünmeden takip etmektedir. Günümüzde sayısı giderek artan LGBTİ fenomenler, gençlerin LGBTİ bireylere karşı olumlu tutumlarını biraz artırmakla birlikte; kadın olmak, herhangi bir inanca sahip olmamak ve anne eğitiminin yükselmesi olumlu tutumu artırmaktadır. Kadın olmak ve annenin eğitim düzeyinin yüksek olması aynı zamanda LGBTİ sosyal medya fenomenlerine eğlence amacıyla bağlanmışlık ve onlara karşı yakınlık, samimiyet hissederek takip etmelerini olumlu etkilemektedir. LGBTİ bireyler ile temas sağlayacak olan sağlık profesyonellerinin (doktor, hemşire, eczacı vb.) onların ruh sağlığını olumlu ve olumsuz etkileyen faktörleri anlamak, empati kurmak, yaşadıkları olumsuzları değerlendirmek ve sağlık sisteminde yaşadıkları sorunlara ilişkin konular hakkında bilgi sahibi olmak için sosyal medyanın mesleki gelişim tutum konusunda yarar sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu bağlamda hemşirelik öğrencilerinin sosyal medya vasıtasıyla LGBTİ bireyler ile etkileşim kurmasının sağlanması, sosyal medya üzerinden LGBTİ birey haklarına yönelik kampanyalar düzenlenerek farkındalığın arttırılması, LGBTİ bireyler ile sosyal platform üzerinden iletişim kurmalarının sağlanması, erkek öğrencilerin katılımının desteklenmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. LGBTİ bireylerin yaşadıkları ayrımcılıklar ve sağlık alanındaki deneyimlerine ilişkin sosyal medya aracılığı ile gerçek hikayelerini paylaşmaları, LGBTİ bireylerle duygusal bağ kurmayı kolaylaştırabilir. Bu uygulamalar sayesinde erkek ve muhafazakâr öğrencilerin tutumlarının daha olumlu yönde gelişmesine katkı sağlayacağına inanılmaktadır. Sonuç olarak; hemşirelik öğrencilerinin, LGBTİ bireye yönelik hasta bakımında daha olumlu tutum sergilemesinde LGBTİ fenomen takibinin ve etkileşiminin yarar sağlayabileceği düşünülmektedir.
Etik Beyan
Bu çalışmada “Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi” kapsamında belirtilen tüm kurallara uyulduğu beyan edilmiştir.


